Yırtıklar...
112 yıl önce, dünyamızın dört bir yanında beliren bu geçitler, insanlığın sonunu getirecekmiş gibi göründü. "Yırtıklar" olarak adlandırılan bu geçitler, bilinmeyen ve korkutucu yaratıkları serbest bırakarak medeniyetimizi adım adım yıkıma sürükledi. İnsanlık, bu dehşet karşısında çaresizlik içinde kıvranırken, birden bire kaderin cilvesiyle karşılaştı: Mana Kalbi.
Mana Kalbi, insanlara sıradan varlıkların ötesinde bir güç bahşediyordu. İçinde bu kalbi taşıyanlar, normal bir insanın kaldırabileceğinden çok daha fazla güç ve dayanıklılık sergileyerek yaratıklara karşı savaşmaya başladılar. İnsanlığın tükenmek üzere olan umudu yeniden yeşerdi ve yaratıkların karşısında dik durmayı başardılar. İşte bu, insanlık ile yaratıklar arasındaki bitmek bilmeyen savaşın başlangıcı oldu.
Benim adım Seung Ryu. 17 yaşındayım ve bu dünyada Mana Kalbi olmadan yaşayan nadir insanlardan biriyim. İkinci bir kalbe sahip olmanın ne demek olduğunu bilmeyen biri olarak, bu çaresizliğin ağırlığını anlatmak zor. Mana Kalbi'nin sunduğu olağanüstü güce sahip olamayan birinin, sevdiklerini ve dünyasını kaybedişini izlemekten başka çaresi yoktur. Böylesine büyük bir kaybın ardından içimde yanan intikam ateşi, Mana Kalbi olmayan birinin bile göz ardı edemeyeceği kadar güçlü.
Mana Kalbi taşımayan biri olarak, bir savaşçı değilim. Fakat kaybettiklerim ve yaşadıklarım bana şunu öğretti: Her ne kadar zayıf görünsem de, bu dünyada bir yırtığı kapatacak kadar güçlü bir iradeye sahibim. İnsanlık bu savaşta her şeyi kaybetmiş olabilir, ancak ben hayatta kalanların umudunu temsil ediyorum.
Bu sonsuz savaşta, Mana Kalbi olmayanların da bir yeri var. Ve benim hikayem, yaratıklara karşı verilen bu destansı mücadelede yeni bir sayfa açacak.
Düşüncelerinizi başkalarıyla paylaşın
Konusu fena değil, yazım kaliteside iyi